Kuzguncuk Gezi Rehberi: Görmeniz, Yemeniz, İçmeniz Gereken Her Şey Bu Gezi Rehberinde!

İstanbul’un boğucu kalabalığından ve hareketli yaşamından uzaklaşıp huzurlu bir mola vermek mi istiyorsunuz? O halde Kuzguncuk tam size göre! Osmanlı döneminden kalma sinagoglar, kiliseler ve camileriyle dikkat çekerken, şirin kafeleri ve bozulmamış doğasıyla da modern yaşamın stresinden arınmak isteyenler için ideal bir kaçış noktası. Kuzguncuk’un büyüleyici atmosferini bu gezi rehberi sayesinde keşfedin.

Kuzguncuk’un Kısa Bir Tarihine Bakalım

Kuzguncuk, tarih boyunca birçok farklı kültüre ev sahipliği yapmış zengin bir geçmişe sahiptir. İlk olarak bir Yunan balıkçı köyü olarak kurulan semt, 1492 yılında İspanya’dan sürgün edilen Museviler tarafından yerleşim yeri olarak seçilmiştir. Bu dönemden itibaren, semt çok kültürlü yapısıyla dikkat çekmeye başlamış ve zamanla Ermeni, Rum ve Türk topluluklarının da katılımıyla daha da çeşitlenmiştir. Kuzguncuk, tarih boyunca farklı etnik ve dini grupların barış içinde bir arada yaşadığı nadir bölgelerden biri olmuştur. 1865 yılında büyük bir yangınla tahrip olan Kuzguncuk, yeniden inşa edilerek günümüzdeki şeklini almıştır. Bu yeniden inşa sürecinde, semtteki tarihi ve kültürel yapıların korunmasına özen gösterilmiştir. Bugün de, Osmanlı dönemi mimarisinin izlerini taşıyan tarihi ahşap evleri, sinagoglar, kiliseler ve camilerle İstanbul’un en özgün ve karakteristik semtlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Tarihi dokusunu ve çok kültürlü yapısını koruyan Kuzguncuk, ziyaretçilerine hem geçmişin izlerini keşfetme hem de huzurlu bir atmosferde vakit geçirme fırsatı sunmaktadır.

Görülmesi Gereken Yerler: Boğazdan Kuzguncuk’un Kalbine

Bet Yaakov Sinagogu: Kuzguncuk’un Tarihi ve Manevi Merkezi

Kuzguncuk Musevi Cemaati Vakfı bünyesinde bulunan Bet Yaakov Sinagogu, semtin en büyük ve en eski sinagoglarından biridir. Halk arasında “Kehilla Santral” (Merkez) veya “Kal de Abaşo” (Aşağı Sinagog) olarak bilinen bu kutsal yapı, 1818 yılında inşa edilmiştir. Yapılan araştırmalarda, Şirket-i Hayriye için hazırlanan “Salname”ye göre, 1830 yılında Yahudi İbadethanesi olarak kaydedilmiştir. 1865 yılında büyük Kuzguncuk yangınından sonra Osmanlı Sultanı tarafından verilen “İzin Fermanı” ile tadilat görüp yeniden ibadete açılmıştır.

Günümüzde halen faaliyette olan Bet Yaakov Sinagogu, her Cuma akşamı, Cumartesi günleri ve Bayram günlerinde ibadete açık olup, ayrıca ailelerin talepleri doğrultusunda Brit Mila (Sünnet), Vijola, Bar-Mitzva, Bat-Mitzva, düğün ve cenaze törenlerinde hizmet vermektedir. Sinagogun bahçesinde, Yaakov Mizrahi anısına oğlu Sabetay Mizrahi tarafından yenilenen ve belirli zamanlarda duaya açılan bir midraş bulunmaktadır. Bet Yaakov Sinagogu, görkemli mimarisi, zengin tarihi ve manevi atmosferi ile ziyaretçilerini büyülemektedir.

kuzguncuk 3 dinin birleştiği bir semt

Bet Nisim Sinagogu: Tarihin Sessiz Tanığı

Kuzguncuk’un diğer önemli sinagogu olan Bet Nisim, 1840’larda inşa edilmiştir. Halk arasında Virane veya Kal de Ariva (Yukarı Sinagog) olarak anılan bu yapı, zamanla nüfusun azalması nedeniyle kullanıma kapalı duruma gelmiştir. Ancak, Nesim Albala ve Edmond Benkohen’in değerli katkılarıyla restore edilerek yeniden Musevi cemaatine kazandırılmıştır.

Yaz aylarında hizmet vermeye devam eden Bet Nisim Sinagogu, bahçe katında yer alan ve Kuzguncuk Sinagogları’nın geçmişine ait dini obje ve resimlerin sergilendiği yeni düzenlenmiş bir salona sahiptir. Bu sinagog, tarihi dokusuyla ve toplumsal hafızadaki yeriyle, Kuzguncuk’un manevi zenginliklerinden biri olarak ziyaretçilerini beklemektedir.

Ayios Panteleimon Rum Ortodoks Kilisesi

Ayios Panteleimon Rum Ortodoks Kilisesi’nin mimarisi, Kapalı Yunan Haçı planında olup, dört sütun üzerine oturan kubbesiyle dikkat çeker. Zarif bir mimariye sahip olan mermerden yapılmış avlu giriş kapısı, ziyaretçileri 1911 yılında Andon Hüdaverdioğlu tarafından yaptırılan çan kulesi ile karşılar. Kilisenin yanında yer alan kare planlı küçük ayazma, şifalı suyu ile bilinir ve hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler tarafından ilgi görür.

Ayios Panteleimon Rum Ortodoks Kilisesi 1831 yılında ibadete açılmış, 1872 yılında çıkan bir yangında büyük zarar görmüş ve ardından Mimar Nikola Ziko’nun hazırladığı proje ile 1890 yılında yeniden inşasına başlanmış ve 1892 yılında tekrar ibadete açılmıştır.

Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi

Ayios Yeorgios’un ikonalara konu olan efsanevi hayat hikayesi, Roma İmparatoru Diokletianus döneminde Hristiyanları koruduğu için şehit edilmesi ve bir ejderhayı öldürmesiyle ilgili Ortaçağ efsaneleriyle zenginleşmiştir. Kuzguncuk’un kalbinde, İcadiye Caddesi üzerinde yer alan Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi, denize yakın konumuyla hem tarihi hem de estetik açıdan güzel bir duraktır. 17. yüzyılın sonlarında aynı yerde bir Rum kilisesi bulunduğu bilinirken, günümüzdeki yapı 1821 yılında tamamen yenilenmiştir. 1951 ve 1995 yıllarında kapsamlı onarımlar gören bu kilise, hem mimari detayları hem de iç mekan süslemeleriyle dikkat çeker.

Kilisenin iç mekanında, Meryem ve Çocuk İsa, İsa ve Vaftizci Yahya gibi önemli dini figürlerin ikonaları bulunur. Ayrıca, ambonun orta nefe bakan kısmında dört Evangelist’in tasvirleri yer almaktadır.

St. Gregory the Lusaveriç Kilisesi

Ermeni Kilisesi olan St. Gregory the Lusaveriç, Kuzguncuk’taki Ermeni cemaatinin ibadet yeridir. Bu kilise, tarihi ve dini önem taşır.

kuzguncuk gezi rehberİni takip ettiğiniz takdirde bu evleri rahatlıkla görebilirsiniz.

Kuzguncuk Evleri

Bu semtin en karakteristik özelliklerinden biri de renkli ve tarihi evleridir. Kuzguncuk’taki evlerin çoğu, Osmanlı dönemine ait ahşap yapılardır. Bu evler, genellikle iki veya üç katlı olup, cumbalı ve geniş pencerelidir. Osmanlı mimarisinin önemli bir parçası olan cumbalar, semt evlerinin de vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Sokaklara doğru çıkıntı yapan bu cumbalar, evlere hem estetik bir görünüm kazandırırken iç mekanın da genişlemesini sağlar.

Modernleşmeden bir süre önce bu cumbalar aslında günümüzde balkon gibi kullanılırdı. Ev sakini, cumba etrafında oturur, dışarıda olan biteni bu şekilde izlerdi. Evlerin bir diğer dikkat çekici özelliği ise renkli cepheleridir. Mavi, yeşil, pembe ve sarı gibi canlı renkler semte neşeli bir atmosfer katmaktadır.

Kuzguncuk Bostanı

Her yıl düzenlenen geleneksel çekiliş ile Kuzguncuk Bostanı parsellere ayrılarak, semt sakinleri arasında adil bir şekilde dağıtılır. Bu çekiliş, komşuluk ve topluluk ruhunu pekiştiren bir etkinlik olarak büyük ilgi görür. Çekiliş sonucu belirlenen parsellerin sahipleri, bir yıl boyunca bu alanlara bakmakla yükümlüdür ve burada yetiştirilen ürünleri satmaları yasaktır. Bu sayede bostan, ticari amaçlardan uzak, tamamen doğal ve yerel bir üretim alanı olarak günümüzde de kullanılmaktadır.

Kuzguncuk Bostanı, mevsimlik sebzelerden çeşitli bitkilere kadar geniş bir yelpazede ürünlerin yetiştirildiği, aynı zamanda kermes, film gösterileri gibi sosyal etkinliklere ev sahipliği yapan bir yaşam alanıdır. Bu bostan, İstanbul gibi bir şehrin kalbinde varlığını korumaya ve gelecek nesillere toprak sevgisini aşılamaya devam etmektedir.

Perihan Abla Sokağı: Bir Dizi ve Mahallenin Büyüsü

Perihan Abla Sokağı, Kuzguncuk’un sıcak ve samimi atmosferini yansıtan ikonik bir yeri haline gelmiştir. Bu sokak, 8 Ekim 1986 ile 3 Temmuz 1988 tarihleri arasında TRT 2’de yayımlanan ve Türk televizyon tarihine damga vuran “Perihan Abla” dizisinin çekimlerine ev sahipliği yapmıştır. Başrollerini Perran Kutman ve Şevket Altuğ’un paylaştığı bu komedi ve dram türündeki dizi, iki sezon ve toplam 74 bölüm boyunca izleyicileri ekrana kilitlemiştir.

Dizinin hikayesi, iki kardeşine bakmak zorunda olan Perihan Abla, onu deliler gibi seven Şakir ve mahalledeki dostlarının yaşamını anlatır. Gösterildiği dönemde büyük ilgi gören “Perihan Abla”, mahalle yaşamının sıcaklığını ve insan ilişkilerinin derinliğini gözler önüne sererek Türk izleyicisinin kalbinde özel bir yer edinmiştir. İlk bölümü 8 Ekim 1986 tarihinde yayımlanan dizinin son bölümü, 29 Haziran 1988’de yayımlanması planlanmışken, bir heyelan nedeniyle 3 Temmuz 1988 tarihinde ekranlara veda etmiştir. Ayrıca, 31 Aralık 1987’de 16 dakikalık bir yılbaşı özel bölümü yayımlanmıştır. Şevket Altuğ, dizinin son 12 bölümünde yer almamıştır, ancak dizinin genel başarısı ve izleyici üzerindeki etkisi, tüm oyuncu kadrosunun katkılarıyla sağlanmıştır.

Perihan Abla Sokağı, dizinin çekimleri sayesinde kazanmış olduğu bu popülerliği hala korumakta ve ziyaretçilerini nostaljik bir yolculuğa davet etmektedir. Bu sokak, Kuzguncuk’un tarihi ve kültürel dokusunu keşfetmek isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir durak haline gelmiştir.

https://www.youtube.com/watch?v=72tBQF4Y2PA

Ne Yenir, Ne İçilir?

Kuzguncuk’a geldiğinizde karnınız aç gelmenizi tavsiye ederim, çünkü İcadiye Caddesi üzerinde pek çok lezzetli seçenek sizi bekliyor. Güzel bir öğle yemeği yedikten sonra, keyifli bir çay veya kahve içmenin tadını çıkarabilirsiniz. Yanında ise fırından yeni çıkmış taptaze bir kurabiye ile bu deneyimi tamamlayabilirsiniz. Sizin için birkaç öneri hazırladım:

Tarihi Kuzguncuk Fırını – “Bakmadan geçmeyin”

Metet Közde Döner – “Közde Dönerrrrrrr, Sırf bu döneri yemek için buraya tur yaptığımı söylemiş miydim?”

Çikolatacı Aziz Bey – “Azize ve Afife tatlıları”

İsmet Baba Restaurant (1951) – “Akşam yemeği için hoş, Kuzguncuk’un hemen sahil kısmında. Güzel bir manzaraya sahip.”

Kuzguncuk’a Nasıl Ulaşırsınız?

Kuzguncuk’a ulaşmak oldukça kolay. Üsküdar’dan hareket eden otobüsler, Kuzguncuk’a gitmek isteyenler için ideal bir ulaşım aracıdır. Mihrimah Sultan Camii önünden kalkan 15 numaralı otobüsler ve Beylerbeyi minibüsleri, bu şirin semte ulaşmanın en pratik yollarındandır. Alternatif olarak, Üsküdar’a gelip, oradan 15-20 dakikalık bir yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Yürüyüş esnasında İstanbul Devlet Tiyatrosu Üsküdar Tekel Sahneleri ve Paşalimanı’nı görme fırsatınız da olacaktır. Tercih sizin!

Share the Post:

Benzer Yazılarım

Kuzguncuk Turuma Katılmaya ne Dersin?

İster telefon ister whatsapp ister mail... İletişim tercihi sizin!